Grii'nin hayat hikayesi, 15 bin yıl önce Amazon Nehri yakınlarında bugünkü Bolivya sınırları içerisinde sık ağaçlık bir bölgeye düşerken büyük bir sarsıntı ile havada patlayan 10 kilometre çapında devasa bir meteorun patlaması ile başladı. Meteor patladığında büyük bir kısmı tuzla buz oldu ancak 28 metre çapında 4 parça Güney Amerika'nın dört bir yanına saçıldı. Aradan geçen 14 bin 500 yılda ne oldu bilinmez ama tarihlerin 1503 sonbaharını göserdiği bir gün Grii dünyaya geldi. Grii'nin annesi Belen, doğumu tuhaf ve metalik kokulu bir kayanın içinde yapmıştı. Bundan dolayı Grii doğduğundan itibaren kozmik bir radyasyonun etkisi altındaydı ve bundan olabildiğince istifade etti. Henüz 2 yaşındayken ergenlik ayinlerine katılmış ve yetenekleri ile ülkede nam salmıştı. İnkalar ona "Uzayın Hızlı Çocuğu" diyorlardı, ülkenin en hızlısı açık ara fark ile o idi. Grii'nin doğduğu kayanın bulunduğu Iturralde krateri ülke gençlerinin güçlenebilme umuduyla toplandığı ve vakit geçirdiği bir yer haline gelmişti, yaşlılar bile gençleştirdiği dedikodularına ayak uydurup meteordan fayda sağlamaya çalışıyordu. Ancak hiç kimse meteorun tam kalbinde doğan Grii gibi günçlenememişti. Seneler geçti, mevsimler birbirini kovaladı ancak Grii'nin vücudunda bir tane yaşlanma ibaresi oluşmamıştı. Hâlâ çevik ve güçlü hissediyordu. İçinde doğduğu meteorun ona sağladığı güç sayesinde türdeşlerinden yüzlerce kat yavaş yaşlanıyordu.

Hem onun hem de İspanyol Coğrafi Keşifler ve Sömürge Kurumunun (La Casa de Contratación) 29. yaş gününde Grii'nin yıllarca yaşadığı kent Machu Picchu'nun duvarlarının doğu tarafından bir boru üfleme sesi tüm kenti ayağa kaldırdı. Gelen, İspanyol askerlerdi. İnka halkına, barış için geldiklerini ve kendilerine birkaç gün yemek ve kalacak yer verip veremeyeceklerini sordular. Halkın yarısı temkinli yaklaştı ve bu garip kostümlü yabancıları duvarların içerisine almak istemedi. Ancak halkın kalanı gelenlere acıdı ve onları evlerine aldı. Bu karar tabi ki büyük bir hataydı, günler geçti yabancılar gitmedi hatta giderek yerleşmeye başladı. Kendi evlerini yaptılar, kendi dinlerini halka öğretmeye başladılar. Bir gece uyku tutmadığı için şehrin sokaklarında dolaşmaya çıkan Grii, birkaç İspanyol'un yerel halkın evinden meşaleler ile çıktığını gördü. Ve o anda büyük bir patlama ile etrafı devasa alevler sarmaya başladı. Grii ve şehrin gençleri herkesi kurtarmaya çalışsa da o gece Machu Picchu'da İspanyol devrimi başlamıştı. İspanyol askerler onlara saldırmaya çalışan herkesi yanlarında getirdikleri silahlar ile vuruyor kalanları da tutukluyordu. Yerel halkın yarıdan fazlası o gün İspanyollar tarafından katledilmiş kalanlar ise dağın eteklerine kaçarak sığınma yerleri aramaya başlamışlardı. Sağ kurtulanlardan birisi de Grii idi. Grii, askerlerin arasına sızmış ve 40-50 tanesini alaşağı etmişti ancak etrafının sarılması ile doğduğu ve büyüdüğü şehirden öfkeli ve üzgün bir şekilde kaçmak zorunda kalmıştı. O kaçarken hiçbir asker onun hızına yetişememiş ve onu yakalayamamıştı. İşte o gün Grii, kendi kendine bir söz verdi, her zaman halkını ve mazlumları koruyacak ve saldırganlara boyun eğmeyecekti.

Grii'nin hikayesi Kuzey-Güney Amerika cemiyetlerinin kurulması ile devam edecek ve 330 yıl sonra Twiga'ya katılarak yüzyılın en prestijli vahşi hayvan organizasyonunun bir parçası olacak.