Son Güncelleme
× 23/12/2025 ×
Hakkımızda
Harita Çizimler Resimler

Napolyon

El Defensor de Pedro zamanından beri bu güvertedeyim. O zamanlar güverte temizlikçilerinden birisi olan can dostum Benito de Soto tarafından Kuzey Afrika'nın önemli ticari ve askeri noktalarından birisi olan ve aynı zamanda Avrupa ile Afrika'yı birbirinden ayıran Cebelitarık Boğazı'nın incisi Septe'den 1800 bilmem 5 yılında anakarada iyi para eder düşüncesiyle rehin alınmışım.

Korsanlığın romantik döneminin son, acımasız döneminin ilk yıllarıydı. Büyük cemiyetin büyük gemisi El Defensor de Pedro artık La Burla Negra olarak anılıyordu. Üstelik başına da yoldaşım Benito geçmişti. Limandan limana, kıtadan kıtaya yelken açar çalıp çırptıklarımızı ve en önemli geçim kaynağımız kölelerimizi satışa sunardık. Benito böyle görmüştü küçükken ve böyle devam ediyordu hayatına. Bana da böyle öğretmişti. Mevzubahis tanışmamız zamanında kavurucu güneşin altında güvertedeki iğrenç kuşların iğrenç pisliklerini temizlerken izliyordum onu. Bazen ben de yardım ederdim de hiç içimden gelmezdi açık söylemek gerekirse. Bunları birisine bir şeyler ispatlamaya yazmıyorum. Okuyan kimse artık. Atlantik'te tek bir kara parçası dahi görmeden 6 ay deryada gezin, sizin de yazacak bir iki cümle ihtiyacınız gelecektir.

Benito iyi bir insanoğluydu. Bildiği her türlü bilgiyi bana da öğretiyordu. Onun engin denizcilik, biyoloji ve coğrafya bilgileri ile kendimi geliştirdim. Daha iyi anlaşabilmemiz adına bana kendi dilini öğretmeye bile çalıştı. Fizyolojim insan diline el vermiyor olsa da iyi bir yazarımdır. Bu yazıları da hep eski dostum Benito sayesinde yazıyorum diyebilirim.

Tarih 25 Ocak 1830, "Hoşça kalın, gösteri sona erdi." son sözleri oldu. Yağlı urgana kendi tabutunun üzerine basarak çıkmaya zorlanırken öylece durum bu sözleri sarf etti. Onun başlatmadığı bu gösteriyi sanki kendi hakkıymış gibi bu şekilde bitirmesine izin vermeyecektim elbette. O gösteri benim olmalıydı.

Aldım elime bir pala, açtım yelken rüzgâra. O günden beri yazarım bu kirli sayfalara. Bilen korkar bilmeyen korsan der geçer. Özgürlük için çıkarız yollara, aylar boyu bitmez o rota.

14 Mayıs 1830: 14.523 N, -23.897 W

Kaptanın seyir defteri. Gıda stoklarımız tamam. Malları sattık. Erzaklar tamam. Cabo Verde'den yeni ayrıldık. Mürettebat mutlu. Herkesin keyfi yerinde. Sabah hafif bir yağmur vardı ama şimdi hava ufuk boyunca açık, tek bir bulut dahi yok. Karadan epey uzaklaştık. Saklı koy saklı kalmaya devam ediyor. Bütün önlemler alındı. Kelle sayımı yapıldı. Kaptan Yardımcım Wolfgang. 2 yelken ustası. 1 kartograf. Başçavuş Simón. 2 Marangoz. 1 Aşçı. Güverte sorumlusu ve 8 topçu, 12 muhafız ve 20 levent. Piano ve Rafa. Ve bendeniz, ki öyle olsam hemen satarlardı bu aç barbarlar, Yedi Denizlerin Kaptanı, Cebelitarık'ın en tanınan korsanı ve bu geminin reisi Napolyon.

20 Mayıs 1830: 9.260 N, -25.748 W

Kaptanın seyir defteri. Bir hafta civarı denizdeyiz. Gıda stoklarımız planlandığı gibi azaldı. Mürettebat memnun. Çarpan dalgalar ve birkaç sinir bozucu deniz kuşu dışında güvertede hareketlilik yok. İki leventi birbirlerine sakladıkları bronz paraları gösterirken buldum. Normalde olsa onları bacaklarından yelken direklerinde sallandırmayı bilirdim ama bugün iyi korsan olasım tuttu. Bir de gümüş falan değil de bronzlardı yani. Hiç içimden gelmedi.

27 Mayıs 1830: 1.897 N, -29.759 W

Kaptanın seyir defteri. İki haftadır yoldayız. Gıda stoklarımız beklenilen seviyenin biraz altında. İdare edebiliriz az da olsa yedeğimiz var. Mürettebat sakin. Piano sessiz. Sanki başka bir hâli varmış gibi... Başçavuş Simón ve güverte kontrol ekibinden Rafa'yı kamaramda ağırladım. Kopi Luwak kahvesi içtik. Bu içkinin nasıl yapıldığını öğrendiğimden beri midem bulanıyor ama Cabo Verde'den kelepire almışlar erzaklarla, bir şey demedim. Kartografın dediğine göre iki haftalık yolumuz kalmış.

7 Haziran 1830: -4.067 S, -30.163 W

Kaptanın seyir defteri. Gıda ikmaline ihtiyacımız var. Erzaklar bitme raddesinde. Mürettebat henüz duruma ayılmadı. Tek şikayetçi aşçı. Kartograftan aldığım son raporlara göre Salvador limanına ulaşmamıza son 8 gün. Gemimizin demografik yapısını da hesaba katacak olursak ayının maymunları yememek için kendisini tutması gereken 192 saatçik zaman demek bu. Bence başarabilir. Tamam. Kimi kandırıyorum, 3-4 güne onun döşeğini diğerlerinden ayırsak iyi olacak. İşler ciddileşmek üzere. Hızlanmalıyız.

14 Haziran 1830: -10.264 S, -30.831 W

Kaptanın seyir defteri. Gıda, tükendi. Erzak, yok. Mürettebat durumun farkında. Ama işler kontrol altında. Bu geminin kaptanı olarak ne ufak ne büyük hiçbir dedikodu ve isyana izin vermem. Salvador limanına ulaşmamıza saatler kaldı. Ama günün bomba haberi haberci kuşlardan birisinin gün doğumundan birkaç saat sonra gemimize ulaşmasıyla geldi. Limana bizim gafil avlamamızı bekleyen çok tatlı bark tipi bir gemi demir atmış. Dostlar sağ olsun. Turnayı gözünden vurduk. Erzak da tükeniyordu. Çok iyi oldu çok.

16 Haziran 1830: -12.911 S, -38.553 W

Kaptanın seyir defteri. Bir filo kuruyoruz millet! Sevgili kaptanınız bugün neler başardı bir dinleyin. Akşam saatlerinde Todos os Santos Körfezi'ne giriş yaptık. Ana limanlar ile aramızda mesafe bırakacak pozisyonda uygun bir yere demir attık. Yanıma kalifiye birkaç adamımı ve Piano ve Rafa'yı alıp yokluğumda güverte sorumlusu ile Başçavuş Simón'u ortak sorumlu yaparak teknelerle ana limana iki kilometre mesafede karaya çıktık. Adamlarımdan birkaçını erzak için yerel pazarlara yolladım. Piano ve Rafa dahil, ve tabii ben de, 8 kişi kalmıştık. Ulakların bahsettiği barok tipi gemiyi ilk kez o zaman gördüm. Sevgili La Burla Negram duymasın. Şahane bir şeydi doğrusu. Masif meşeden gıcır gıcır bir güverte. Yelken direklerinde bakır kaplama. Son model direksiyon sistemi. Enfesti enfes... Olayları olduğu gibi anlatayım öyleyse.

Ben, Piano ve iki şebekle geminin arkasından tam da kaptan kamarasının olduğu yerden içeriye sızacaktık. Rafa ve kalan 3 şebek ise iskele tarafından güverteye atlayacak ve eğlencenin tam ortasına dalacaktı. Gemiye olabildiğince az zarar vermeye çalışıyorduk ki kontrolümüze alıp içinden sağ ele geçirebildiklerimizle esir alabilelim. Ekibimle yanımızda getirdiğimiz ateş karıncalarıyla dolu kavanozları bir bir kaptan kamarasının yarı açık bırakılmış camından içeriye boşalttık. Birkaç dakikadan sonra kopan çığlıkla geminin bütün mürettebatı güverteye dökülmüştü. Büyük çoğunluğu ufak tefek acayip görünüşlü maymun tipli yaratıklardan oluşan mürettebat böylesine bir gemi için garipsenecek derecede güçsüz bir tayfaydı doğrusu. Planımız vardı ve güçsüzlüklerine aldırmadan uygulamaya devam ettik. Ateş karıncaları sayesinde boşalan kamaraya camdan girdik. Piano koca dilini çıkarıp karıncaları silip süpürmeye başladı. Ben de iki adamımla Piano'nun ziyafetini izlemeye koyuldum. Köşe bucak, tek bir karınca dahi bırakmadan bütün kamarayı yedi bitirdi Piano. Bu çocuğun iştahına hayret ediyorum doğrusu. Bir kelime dahi etmeden bir göz kırpışıyla planımızın birinci safhasının bittiğini anladım. Yanımda getirdiğim iki çakmak taşını birbirine sürterek kamaranın masasında bulduğum bir kağıdı tutuşturdum ve balina yağıyla oluşturduğumuz işaret fitilini yaktığım gibi camdan dışarıya iskele tarafına doğru fırlattım. Rafa ve şebekler işaretimi görmüştü. Hemen güverteye atladılar ve önlerine gelene ellerindeki kılıçlarla vurmaya başladılar. Tabii bu şebekler için geçerliydi çünkü Rafa'nın kurbanına hayati hasarlar verebilmek için hiçbir alet edevata ihtiyacı yoktu. Rafa, 190 kiloluk devasa bir gümüş sırtlı gorildi çünkü. İskele ekibi güvertedekileri oyalarken ekibimle kamaradan çıkıp güverteye çıkan merdivene doğru yöneldik. Amacımız güverteye arkadan gizli bir saldırı ile mürettebatı gafil avlamaktı. Piano ve iki şebek merdivenlerden çıktı ve güvertedeki curcunaya katıldı. Ben de merdiven boşluğuna son kez göz attıktan sonra arkalarından gelecektim ki. Aniden karşıma çıktı! Namını çok duymuştum ama bunca yıllık hayatımda bu mükemmel canlıyı ilk defa kanlı canlı görüyordum. Kendimi tutamadım sesli konuştum. Camelopardalis! Gerçekmişsin! Heyt! Şu devasa cüssene bak be! Mükemmel bir mahlukatsın sen! Beni fark edemeyeceği kadar kısaydım muhtemelen. Ama sesimi işitti. Ve işittiği gibi çifteyi göğsümün ortasına yapıştırması bir oldu. Merdiven boşluğunun karşı duvarına yapışıp kalmıştım. Son görebildiğim Piano'nun arkamdan yetişip koca pençeleriyle o mükemmel hayvanın leopar derisi bedenine birkaç defa geçirmesi oldu. Muhtemelen düşündüğümden daha önce yetişip atılan çifteyi hafifletmişti yoksa hayatta kalamazdım. Hayır hiç de ses çıkarmıyor ki bir şey anlayayım. Ben duvara yapışıp bayıldıktan sonra ne oldu asla öğrenemeyeceğim sanırım. Mürettebatını görevde yalnız bırakmak bir kaptana yakışmazdı ama o şaheseri kanlı canlı görmüştüm ya. Hiçbir şey umurumda değildi o an. Tabii bir de bayılmıştım. Uyandığımda kendimi kamaramda buldum. Başçavuş Simón biz yokken bütün erzak işini hallettmiş Piano ve Rafa limandaki gemiyi ele geçirmeyi başarmıştı. Ayrıca açık sulardaydık. Yelkenler fora emrini bunlara kim verdi bulursam iskelede sallandıracağım! Ayağa zor kalkabildim. Alametifarika iyi vurmuştu mübarek. Kamaramdan ayrılıp güverteye çıktığımda bütün mürettebatın hazır ve nazır, emrime amade şekilde beklediğini gördüm. Açıkçası şaşırdım. Ama iyi anlamdaydı bu sefer. Rafa'nın dediğine göre ben bayıldıktan sonra Piano ile limandaki geminin kontrolünü ele geçirmişler ve sağ kalan mürettebatını siloya kilitlemişler. Camelopardalis'e ne yaptınız dedim. Önce anlamadı. Leopar devesi dedim de ancak anladı. Piano ile biraz uğraştıktan sonra en son onu da bağlayabilmişler. Acayip maymunlar dışında bir de dikenli bir herif varmış. Şebeklerimizden birisini kafatasının arkasından vurup denize düşürmüş. Kalan bütün şebekler de bunu görünce her şeyi bırakıp ona saldırınca bir anda teslim olmuş. Tabii bizim şebekler durur mu dikenlerini teker teker söküp acı içinde öldürmeye başlamışlar. Ama bizim Rafa. İyi kalpli narin Rafa. İzin vermemiş... Öldürseymişsiniz kısasa kısas derdik geçerdik dedim. Kıyamamış. Hayır 190 kiloluk dev bir gorilsin. Yumrukların hayvanın tamamı kadar. Neyine kıyamadın anlamıyorum. Neyse... Onu da atmışlar siloya. Gemiyi de bizimkine arkadan bağlamışlar başına da Başçavuş Simón geçmiş. Bu sayede ufak da olsa bir filomuz olmuş oldu. Yeni bir gemi, ağzına kadar dolu hazine, sadık bir tayfa; bir kaptan daha ne ister. Tutsaklarla sonra ilgileneceğim. Önce sıradaki rotamızı planlamalıyım. Olaylar çok hızlı gelişti yeniden bir nüfus sayımı da şart oldu. Denize düşen şebeğin bedenini de çıkartamadık. Anısına bir törenle yelkenleri yarıya indirdik. Açık denizde daha fazlası için vakit yok! Yelkenler fora gösteri devam ediyor!

Napolyon

Çılgın Korsan ✓

Tam Adı

Napolyon

Takma Adları

Napolyon, Kaptan, El Defensor, Şef, Yaşlı Adam, Reis

Tür

Berberi Makak

Doğum Tarihi

1820

Doğum Yeri

Fas

Cinsiyet

Erkek

İmza Rengi

■ #e3b783

Yetenekler

Güç 0%
Hız 0%
Zeka 0%